Okyanusun ortasında salınan gemilerde bile artık internet erişimi ve iletişim sınırsız bir hâle geldi. Dilediğiniz yerde, suyun üzerindeyken bile hayattan kopmak neredeyse imkânsız. Peki suyun üstünde giden bir gemide bile aktif Wi-Fi nasıl olabiliyor?
Bazı sistemlerin nasıl çalıştığını insanın aklı bir türlü almaz ya, gemilere internetin varlığı da buna çok benziyor.
İnsan düşününce, pek mümkün gibi görünmeyen bu sistemin gerçekten nasıl işlediğini merak etmiyor değil. Öyleyse gelin, açık denizin ortasında internet sistemi nasıl çalışıyor, bir bakalım!
Gemilerde internet bağlantısının temeli, uydu teknolojisine dayanıyor.

Karasal altyapının olmadığı açık denizlerde, veri aktarımı için GEO, LEO ve MEO olmak üzere üç ana uydu türü kullanılıyor. İşte işin aslının saklı olduğu bu uydular, nasıl çalışıyor?
GEO olarak bilinen jeostasyoner uydular, Dünya’dan 36.000 km yükseklikte sabitlendikleri için geniş bir kapsama alanı sunuyor. VSAT (Very Small Aperture Terminal) sistemleriyle çalışan bu teknoloji, yıllardır gemilerdeki standart iletişim yönteminin de ana kaynağı. Antenler, geminin hareketine rağmen uyduyu takip edecek şekilde tasarlanıyor.
Bir diğeri, LEO olarak bilinen alçak dünya yörüngeli uydular.

Bu uydularda Starlink gibi sistemler, 500-1.200 km yükseklikte konumlanıyor. Sinyalin daha kısa mesafe kat etmesi, gecikmeyi 20-50 ms’ye düşürüyor ve hızı 200 Mbps’ye kadar çıkarıyor. LEO’nun en büyük dezavantajı, henüz tam küresel kapsama alanını sunamıyor olması.
MEO olarak da bilinen orta dünya yörüngeli uydular ise 8.000 km civarında konumlanıyor. Bunlar hem yüksek hız hem de geniş kapsama dengesi sunabiliyor. Özellikle bu sistem, yolcu gemilerinde MEO karşımıza çıkıyor.
Uydudan gelen internet sinyali, gemideki antenler tarafından yakalandıktan sonra yerel bir ağa aktarılıyor.

Bu ağ, kabinlerden güvertelere kadar tüm gemiyi kapsayacak şekilde tasarlanıyor. Modern gemilerde, katlar arasında fiber optik kablolar ve kabinlere kadar Cat6a Ethernet bağlantıları kullanılıyor. Bu altyapı, yüksek hız ve stabilite sağlıyor.
Çelik gövde, Wi-Fi sinyallerini zayıflattığından her koridora ve kamaraya erişim noktaları yerleştiriliyor. Bazı lüks yolcu gemilerinde, her oda için özel bir Wi-Fi noktası da bulunuyor.
Fakat gemideki internet, bizim internetimiz gibi hızlı bir kullanım sağlamıyor.

Bir yolcu gemisini baz alırsak, yüzlerce kişi aynı anda internete bağlandığı için uydudan gelen bant genişliği paylaşılmış oluyor. Bu da kişi başına düşen internet hızını yavaşlatıyor.
Gemilerde Wi-Fi sisteminin de dezavantajları var. Uydu interneti, karadaki bağlantılara kıyasla çok daha pahalı. Ayrıca şiddetli yağmur veya fırtınalar, uydu sinyalini zayıflatabiliyor.
Gemilerde internet kullanımı, artık lüksten ziyade standart bir hâle gelmiş durumda. İlerleyen teknolojilerle de açık denizde, daha hızlı internetin yaygınlaşacağını söylemek şu an için mümkün gibi görünüyor.