Olduk
olası yollarda asfalt görüyoruz. Dünyanın her yerinde de kullanılan bu
malzeme, yolları düzeltmekle kalmıyor; tabiri caizse yağ gibi akmasını
sağlıyor.
Peki ilk olarak asfaltı kullanmak kimin, neden aklına geldi?
İlk olarak nasıl kullanıldığını duyunca biraz şaşırabilirsiniz…
Asfalt, 5000 yıldan daha uzun bir geçmişe sahip.
İlk kez Mezopotamya’da M.Ö. 625’te, Babil’in yollarında kullanılan asfalt,
o dönemlerde doğal depozitlerden elde edilerek geçirimsiz kaplama ve
harç malzemesi olarak işlev görmüştü. Günümüzde de asfalt, yüksek
performansı ve çevre dostu uygulamaları ile yol yapımının vazgeçilmez
bir unsuru olmaya devam ediyor.
Henüz yeni sansak da aslında asfaltın tarihi, antik çağlara kadar uzanıyor. Mezopotamya’da
Ninive, Lagash ve Babylon gibi şehirlerde bitümden yapılan ürünler
bulundu. Daha da garibi ise Antik Mısır’ın mumyaların hazırlanmasında
bitüm kullanırken İncil’de de bu malzemenin çeşitli kullanımlarına dair
kanıtlar bulunmuştur.
Yani Mısırlılar, yol için kullandığımız asfaltı o dönemlerde mumyalama işlemi için de kullanıyordu.
Ülkemizde asfalt uygulamaları ise Osmanlı döneminde, Fransızlardan
alınan destekle başladı ve penetrasyon makadam kaplama yöntemiyle
kullanıldı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında devralınan yol ağı büyük oranda onarıma muhtaç durumdaydı. 1929’da çıkarılan Şose ve Köprüler Kanunu ile asfalt yol yapımına yönelik ilk adımlar atıldı, 1940’larda yol ağı planlı bir şekilde genişletildi.
Asfalt kaplamalı yolların oranı 1950 yılında yalnızca %3’ken, bu oran
zamanla artarak 1980’de %80’lere ulaştı. 1970’lerden itibaren çok şeritli ekspres yolların
yapımına ağırlık verildi, bu dönemde bitümlü sıcak karışım asfalt
kullanımı da yaygınlaşmıştı. 1990’larda ise ağır taşıt trafiğine karşı
dayanıklılığı artırmak amacıyla polimer modifiye bitüm kullanımı
başladı.
Görüldüğü gibi asfalt, bugün yalnızca bir inşaat malzemesi olarak kullanılsa da ulaşım ve iletişimin gelişiminde de önemli bir role sahip.
