Elimize baktığımızda 5 kişilik ekibin bir parçası da serçe parmağımız. Hatta ona bakınca belki de bu takımın çaylağı gibi hissedebilirsiniz. Ancak size bir sır verelim: O küçücük parmak, aslında düşündüğünüzden çok daha büyük iş yapıyor.
“Ne kadar önemli olabilir ki?” dediğinizi duyar gibiyiz ama kendisini o kadar hafife almasanız iyi olur.
O zaman elimizin görünmez kahramanı serçe parmağımız olmasaydı neler olabileceğini inceleyelim.
Kavrama gücünde kendisi âdeta küçük dev.
Küçük yani serçe parmağımız kavrama gücümüzün %54’ünü sağlıyor. Özellikle ağır bir şey kaldırırken, sıkıca bir şey tutarken ya da barfiks çekerken bile küçük parmağın katkısı büyük. O olmasan bir su şişesini bile zor tutabilirdik.
İşin diğer ilginç yanı ise kavramada aslında kendisi başrolde ve diğer parmaklar onun yardımcısı. Göze çarpmasa da performansı tam.
Ve onun başına bir şey geldiğinde kavrama gücümüz %33 oranında azalıyor. E az buz bir yüzde de değil.
İşin bir de denge boyutuna gelelim.
Küçük parmağımız olmasa elimizdeki nesneleri düzgün şekilde tutmak ve hareket ettirmek bir kâbusa dönüşebilirdi. Yazı yazarken, telefon tutarken ya da yemek yerken aslında onun desteğine ihtiyaç duyuyoruz.
Tüm bunları serçe parmağınız olmadan yapmayı denediğinizde ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız.
Küçük parmağın sosyal yönü de var.
Fiziksel anlamının yanı sıra kültürel anlamda da hayatımızda. Türkiye’de ve bazı ülkelerde bahse girerken kullandığımız serçe parmağımızın başka kültürlerde daha ilginç anlamları var.
Balkanlarda eğer bir erkek serçe parmağının tırnağını daha uzun bırakırsa bu onun bekâr olduğunu anlayabilirsiniz. Hindistan’da ve Endonezya’da bir kişi sadece serçe parmağını kaldırıyorsa tuvalet ihtiyacını olduğunu gösterir.
Tuvalet ne alaka bilmiyoruz ama her kültürde serçe parmağımızın kendine bir anlam bulduğunu görüyoruz.
Kahramanımızı incitmeden, ona iyi bakarak elimizin dengesini korumaya devam.