2016 yılında, Mitsubishi Motors Corporation, 600.000’den fazla araca ait yakıt ekonomisi verilerini manipüle ettiğini kabul ederek büyük bir skandalla nasıl karşı karşıya kaldı?
Mitsubishi, 1991 yılından beri uyumsuz test yöntemleri kullandığını ve bu durumun yakıt verimliliği rakamlarının şişirilmesine yol açtığını itiraf etti.
Bu usulsüzlük, yalnızca tüketicileri etkilemedi. Japon yasalarını ihlal ederek otomobil üreticisi için de büyük sonuçlara sebep oldu. Hazırsanız bu skandalın aslı astarı neymiş görelim.
Her şey, Mitsubishi’nin itirafıyla başladı.
Büyük skandal, 2016 yılında Mitsubishi’nin yakıt tüketim testlerindeki verileri bilinçli bir şekilde manipüle ettiğini itiraf etmesiyle patladı.
Manipülasyonları, hemen hemen 600 bin aracı etkilemişti! Japonya’daki düzenlemelere ve yasalara uymayan test yöntemlerini kullanmışlardı. Üstelik bu sahtekârlık yeni de değildi. 10 senedir devam ediyordu.
Otomobiller, resmî olarak belirtilen değerlerden daha fazla yakıt tüketiyordu.
Nissan için üretilenler de dahil olmak üzere etkilenen modeller, resmî yakıt tüketim değerlerinden çok daha fazla yakıt harcıyor, böylece tüketiciler yanıltılıyordu.
Bunun sonucunda Mitsubishi, hükûmet ile kamuoyunun yoğun incelemesiyle karşı karşıya kalarak hukuki ve mali yaptırımlarla boyun eğdi.
İfşadan sonra şirket, ağır sonuçlara katlanmak zorunda kaldı hâliyle.
Şirketin hisse değeri, sahtekârlık ortaya çıktıktan sonraki haftalarda %40’tan fazla düşerek yatırımcıların güvenini yerle bir etti. Piyasa değeri, 3,9 milyar dolar düşmüştü. Şirketin CEO’su Tetsuro Aikawa ise istifa etmişti.
Mitsubishi, çıkış yolunu Nissan-Renault ittifakının bir parçası olmakta buldu.
Nissan Motor Co., Mitsubishi Motors’un %34’lük kontrol hissesini 2,2 milyar dolara satın aldı. Böylece Mitsubishi, Renault-Nissan ittifakına girerek itibarını geri kazanmaya ve finansal istikrarını sağlamaya yönelik bir hamle yapmış oldu fakat şirketin adındaki kara lekeyi silmedi.
